KAMERALARIN
ÖNÜNDE
Yine
güneş kararsızca doğmuştu.Çünkü bu şehire hüzünlü doğuyordu .Ne kadar parlak
olursa olsun bu şehir aydınlanmıyordu.Mahzunda.Masumdu.Dilsizdi.Sanki dünyanın
orta yerinde kaybolmuştu.Kimsesizdi.Herkezin gözü önünde ama kimsenin göremediği
bir yaralı gibiydi.Kan kaybediyordu.Her saniye ölüyordu.Feryatları vardı bu
şehirin.İnsanlar; kadınlar,yaşlılar,çocuklar yeni doğmuş bebekler hepsinin dili
feryattı.Çaresizlik sarmış sokaklarını.Öyle acıları vardı ki
sarılamaz,iyileşemez.
Gazzeydi
burası.
Ölümün
ceryan ettiği, acıların tüttüğü , yokluğun fakirliğin en çokta yok edilmeye
maruz kalınmanın yaşandığı yer.Sadece kapalı kapılar ardında değil ulu orta her
yerde vahşet vardı.Herkesin gözü önünde gizli saklı değil! Hatta kameralar
vardı, her milletten insanlar şahit olmak için gelmişti.Ama kördü
insanlık.İnsanlık sağırdı.Anlamıyordu.Hissedemiyordu.
Sen
hissedebildin mi Cemalin korkusunu?
Cemal
babasıyla birlikte annesi va kardeşlerinin yanına gidecekti.Alışmıştı silah
seslerine,patlamalara,dillerini bilmediği insanların onun oynadığı sokaklarda
gezip bağırmasına,iteleyip kakmasına.O yüzden garipsememişti.Ama hep korkuyordu.Nasıl korkmaz kı o
12 yaşında va yaşından çok daha fazla ceset görmüştü.Kaç yakını, kaç arkadaşı,
kaç akrabası ölmüştü…
Babası
seslendi : Cemal hadi gidiyoruz!
Çocuk
yüreği bu gün daha ürkekti.Şehrin batısında sabah ezanında büyük bi patlama olmuştu,
uykudan gürültüyle uyanmıştı.Ama ne
gürültüydü ;evlerinin camları sallanmıştı.Yatağında: Baba! diyerek bağırarak
uyanmıştı.Hemen yanına fırlamış babası , başını okşamış yanına yatmış,sarılıp
birlikte uyumuşlardı.
Cemal
için babası kahramandı.Onunla kendini güvende hissediyordu.Onun var olması yanında
olması bu savaşın ortasında sanki onu koruyordu.Onların sığınağıydı babası.Mermiler
uçuyor, bombalar patlıyordu; her türlü işkence her türlü zülum vardı.Ama o koca
koca tanklardan , o silahlı askerlerden daha kuvvetliydi babası,daha cesur...
Bu
güvenle tuttu elini babasının.Yürümeye başladılar.Meydana girmeden daha sakin
olan ara sokaklardan bazende avluların içinden geçerek gidiyorlardı.Burda
yollar böyleydi; kendi ülkelerinde kilometrelerce uzaklardan gelmiş İsrail
askerlerinin gözlerine batmamak için saklanıyorlardı.
Havada
barut kokusu var.Bu gün acaba hangi sebebi bahane ederek silaha tutmuşlardı tüm
şehri? Neydi acaba bu günkü suçu bu insanların ? Belli ki olmadık bi sebeple
yine ateş açılmıştı.Meydana çıkan sokaktan geçiceklerdi.Cemale eğilip babası:
-
Ben sana haydi Cemal koş ! dersem elimden sıkıca tutup benim birlikte
koşacaksın tamam mı?
-
‘Tamam baba koşacağım’ dedi.
Sokağın
ucunda meydanda ki alan gözüküyordu.Orta yerde bi patlama olmuş.Bi kaç araç
devrilmiş.Sıra halinde insanları ite kaka götürüyorlar.Diğer bir köşede biri
yere kıvrılmış başında 3 asker ölesiye tekmeliyor,kanlar içinde kalmış suratı, sakalından tutup
süründürüyorlardı.O sırada ateş sesleri yükseldi.Mermiler Cemalgilin olduğu
alanada gelmeye başladı.Dahada çoğaldı bir anda.Askerler sürü gibi çoğalmış
tereddüt etmeden mermileri savuruyordu.Sanki birer robot gibi hareket
ediyorlardı.”Hedef al! Vur!” Sadece bunu yapıyorlardı. Cemalgilin olduğu tarafa
önce tesadüfen düşmüştü mermiler.Hedef
değillerdi.Olmadık bir yerden şaşıp yaklaşmıştı.Cemal korktu.Kalbi hızlı hızlı
atmaya başladı.Sıkıca tuttuğu eli terledi.Şimdi sadece eline değil korkudan
babasının bacağınada yapışmıştı.Tam karşı kıyıda bi tümsek vardı.Babası oraya
yöneldi.
-
Cemal koş! Dedi.
Koşmamıştı
sanki ,babası onu uçurmuştu.Hızlıca duvarın dibine attılar kendilerini.Siper
ettiler önlerindeki kayalığı.Sindiler dibine.Küçüldüler.Babası kendinide siper etti.Sakladı arkasına.Sıkıca
tutuyordu bi taraftan.Cemal korkudan ağlıyordu.Mermiler yağıyordu üstlerine
nasıl ağlamasın.Askerler bağırıyordu.Ateş ediyorlardı.Bu sefer hedef onlardı!
Babası
haykırıyordu:
-Allahım!
Yardım et! Yarabbim! Yardım et! Yetiş Ya Mummed! Yetişin! Çaresizdi.Oğlunu bir
sırtına bir kucağına bir kolunun altına alıyordu. Hiç susmadan : Ya Rab Yetiş!
Cemal
bağırıyordu, bağırmak değil haykırıyordu, tüm sesiyle çığlık çığlığa:
-
Babaa! Babaaa! Babaa!
Çenesi
titriyordu korkudan.Yapışmıştı babasının koluna.Ölümü hissetmişti.Çok ölü
görmüştü , şimdi o da mı ölücekti? O anda en çok da babasının ölmesinden
korkuyordu.Yapışmıştı babasına küçük kalbi yerinden çıkacak gibiydi.Minik
gövdesi yetse babasına o siper olucaktı.Babaa! diye bağırıyordu.Babası öyle
perişandı ki.Öyle çaresiz.Kısılıp kalmıştı bir duvarın dibinde.Kendini siper
etmişti oğluna.Dua ediyordu dili hiç durmadan.Oğlunu kah sarıyor kah arkasına
saklıyor.Perişan bi halde ne yapıcağını bilmiyor.O sadece oğluna bir şey
olmasından korkuyor.Keşke onu alsalarda oğlunu salıverseler.Keşke elinden bir şey
gelse.Karşısındaki onca askere onca mermiye keşke karşı koyabilse.Taşın dibine
oğlu yamacında sinmişlerdi,bekliyorlardı çaresiz; bir nebze insafa gelirlerde
üzerlerine tutulmuş namlunun ucunu çekerler diye.Yoksa ölüceklerdi.İkisininde kaçarı
yoktu mermilerden.Bir anda olmuştu zaten herşey.
Babası
daha sıkı sarmak için uzattı elini.Cemal birden uzanıverdi boylu boyunca.Kıvrılıp
küçülen bacakları birden uzanıverdi .Başı kolunun altındaydı.Birden oğlunun bedeni serildi. .Döndü.Baktı.Karnı kan içinde hemen oluk gibi çıkmıştı.Yüzüne
baktı.Ölmemişti Cemal.Hayır.Gözleri açıktı bakıyordu.Işıl ışıl bakıyordu.Ceylan
gibi bakıyordu.Ürkek ürkek.Hala baba diyordu.Elini hemen yarasına attı.Tam o
sırada Cemal birden sarsıldı.Ve boynundan incecik süzüldü kanı.Baba diyemedi bu sefer demek
istedi ama tamamlayamadı.Son kez baktı gözlerine.Vedalaşır gibi değildi ölümü
müjdeler gibi.Kapandı gözleri.Hafiflemişti vucudu kuş gibiydi sanki kucağında. Hiç
acı çekmemişti sanki , can çekişmemişti.Kucağında oğlu ; karnı kanlar içinde
toprağa akıyor kanı, bir yandan boynundan vurulmuş can vermişti.Bitaneceği Cemalı oracıkta
ölmüştü çoktan.
Birden
duvara çarpıldı adam.Sanki biri gelip hızlıca vurmuştu kafasına.Darbe almış
gibi duvara çarpmıştı kafasına isabet eden mermi.Tek seferde isapet etmiş ve
öldürmüştü tek bir kurşun onu.
İkiside
ardarda can verdi.Baba oğul bir kayanın dibinde sarılmış yatıyor kanlar sarmış.Kafasından
kan sızıyordu adamın, Cemal’in karnı kandan oluk olmuştu.Karıştı kanları.Aktı
taşa.. Öyle ağır dram yaşandı ki .. Kimse hissetmedi görmedi.Ama gök bile
dayanamıdı bu acıya.Gürledi hüngür hüngür ağlar gibi,yağmur aldı birden yazın
ortasında şehri.Hızlı hızlı aktı baba ve oğulun üzerine…
Sarmaş
dolaşlardı.Cemalın bi eli hala babasını sarıyordu.Babası kucağına yatırmıştı
oğlunu.Baba oğul o taşın kıyısında , duvarın dibinde birlikte can
verdiler..Sanki can vermek değildi , anlaşıp susmuş gibiydiler.Tıpkı bu sabah
sarılıp uyudukları gibi gözüküyorlardı..
Filistin
de bir çocuk: Muhammed Cemal ed-Durre babasının kucağında , duvarın dibinde
bile bile göre göre öldürülmüştü.Herkesin gözü önünde.Onca kameramanın canlı
canlı film çeker gibi kayıt etmesiyle, yağmur gibi akan mermilerle…