12 Ağustos 2012 Pazar


KAMERALARIN ÖNÜNDE


Yine güneş kararsızca doğmuştu.Çünkü bu şehire hüzünlü doğuyordu .Ne kadar parlak olursa olsun bu şehir aydınlanmıyordu.Mahzunda.Masumdu.Dilsizdi.Sanki dünyanın orta yerinde kaybolmuştu.Kimsesizdi.Herkezin gözü önünde ama kimsenin göremediği bir yaralı gibiydi.Kan kaybediyordu.Her saniye ölüyordu.Feryatları vardı bu şehirin.İnsanlar; kadınlar,yaşlılar,çocuklar yeni doğmuş bebekler hepsinin dili feryattı.Çaresizlik sarmış sokaklarını.Öyle acıları vardı ki sarılamaz,iyileşemez.
Gazzeydi burası.
Ölümün ceryan ettiği, acıların tüttüğü , yokluğun fakirliğin en çokta yok edilmeye maruz kalınmanın yaşandığı yer.Sadece kapalı kapılar ardında değil ulu orta her yerde vahşet vardı.Herkesin gözü önünde gizli saklı değil! Hatta kameralar vardı, her milletten insanlar şahit olmak için gelmişti.Ama kördü insanlık.İnsanlık sağırdı.Anlamıyordu.Hissedemiyordu.
Sen hissedebildin mi Cemalin korkusunu?
Cemal babasıyla birlikte annesi va kardeşlerinin yanına gidecekti.Alışmıştı silah seslerine,patlamalara,dillerini bilmediği insanların onun oynadığı sokaklarda gezip bağırmasına,iteleyip kakmasına.O yüzden garipsememişti.Ama hep korkuyordu.Nasıl korkmaz kı o 12 yaşında va yaşından çok daha fazla ceset görmüştü.Kaç yakını, kaç arkadaşı, kaç akrabası ölmüştü…

Babası seslendi : Cemal hadi gidiyoruz!
Çocuk yüreği bu gün daha ürkekti.Şehrin batısında sabah ezanında büyük bi patlama olmuştu, uykudan gürültüyle  uyanmıştı.Ama ne gürültüydü ;evlerinin camları sallanmıştı.Yatağında: Baba! diyerek bağırarak uyanmıştı.Hemen yanına fırlamış babası , başını okşamış yanına yatmış,sarılıp birlikte uyumuşlardı.
Cemal için babası kahramandı.Onunla kendini güvende hissediyordu.Onun var olması yanında olması bu savaşın ortasında sanki onu koruyordu.Onların sığınağıydı babası.Mermiler uçuyor, bombalar patlıyordu; her türlü işkence her türlü zülum vardı.Ama o koca koca tanklardan , o silahlı askerlerden daha kuvvetliydi babası,daha cesur...
Bu güvenle tuttu elini babasının.Yürümeye başladılar.Meydana girmeden daha sakin olan ara sokaklardan bazende avluların içinden geçerek gidiyorlardı.Burda yollar böyleydi; kendi ülkelerinde kilometrelerce uzaklardan gelmiş İsrail askerlerinin gözlerine batmamak için saklanıyorlardı.
Havada barut kokusu var.Bu gün acaba hangi sebebi bahane ederek silaha tutmuşlardı tüm şehri? Neydi acaba bu günkü suçu bu insanların ? Belli ki olmadık bi sebeple yine ateş açılmıştı.Meydana çıkan sokaktan geçiceklerdi.Cemale eğilip babası:
- Ben sana haydi Cemal koş ! dersem elimden sıkıca tutup benim birlikte koşacaksın tamam mı?
- ‘Tamam baba koşacağım’ dedi.
Sokağın ucunda meydanda ki alan gözüküyordu.Orta yerde bi patlama olmuş.Bi kaç araç devrilmiş.Sıra halinde insanları ite kaka götürüyorlar.Diğer bir köşede biri yere kıvrılmış başında 3 asker ölesiye tekmeliyor,kanlar içinde kalmış suratı, sakalından tutup süründürüyorlardı.O sırada ateş sesleri yükseldi.Mermiler Cemalgilin olduğu alanada gelmeye başladı.Dahada çoğaldı bir anda.Askerler sürü gibi çoğalmış tereddüt etmeden mermileri savuruyordu.Sanki birer robot gibi hareket ediyorlardı.”Hedef al! Vur!” Sadece bunu yapıyorlardı. Cemalgilin olduğu tarafa önce  tesadüfen düşmüştü mermiler.Hedef değillerdi.Olmadık bir yerden şaşıp yaklaşmıştı.Cemal korktu.Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı.Sıkıca tuttuğu eli terledi.Şimdi sadece eline değil korkudan babasının bacağınada yapışmıştı.Tam karşı kıyıda bi tümsek vardı.Babası oraya yöneldi.
- Cemal koş! Dedi.
Koşmamıştı sanki ,babası onu uçurmuştu.Hızlıca duvarın dibine attılar kendilerini.Siper ettiler önlerindeki kayalığı.Sindiler dibine.Küçüldüler.Babası  kendinide siper etti.Sakladı arkasına.Sıkıca tutuyordu bi taraftan.Cemal korkudan ağlıyordu.Mermiler yağıyordu üstlerine nasıl ağlamasın.Askerler bağırıyordu.Ateş ediyorlardı.Bu sefer hedef onlardı!
Babası haykırıyordu:
-Allahım! Yardım et! Yarabbim! Yardım et! Yetiş Ya Mummed! Yetişin! Çaresizdi.Oğlunu bir sırtına bir kucağına bir kolunun altına alıyordu. Hiç susmadan : Ya Rab Yetiş!
Cemal bağırıyordu, bağırmak değil haykırıyordu, tüm sesiyle çığlık çığlığa:
- Babaa! Babaaa! Babaa!
Çenesi titriyordu korkudan.Yapışmıştı babasının koluna.Ölümü hissetmişti.Çok ölü görmüştü , şimdi o da mı ölücekti? O anda en çok da babasının ölmesinden korkuyordu.Yapışmıştı babasına küçük kalbi yerinden çıkacak gibiydi.Minik gövdesi yetse babasına o siper olucaktı.Babaa! diye bağırıyordu.Babası öyle perişandı ki.Öyle çaresiz.Kısılıp kalmıştı bir duvarın dibinde.Kendini siper etmişti oğluna.Dua ediyordu dili hiç durmadan.Oğlunu kah sarıyor kah arkasına saklıyor.Perişan bi halde ne yapıcağını bilmiyor.O sadece oğluna bir şey olmasından korkuyor.Keşke onu alsalarda oğlunu salıverseler.Keşke elinden bir şey gelse.Karşısındaki onca askere onca mermiye keşke karşı koyabilse.Taşın dibine oğlu yamacında sinmişlerdi,bekliyorlardı çaresiz; bir nebze insafa gelirlerde üzerlerine tutulmuş namlunun ucunu çekerler diye.Yoksa ölüceklerdi.İkisininde kaçarı yoktu mermilerden.Bir anda olmuştu zaten herşey.


Babası daha sıkı sarmak için uzattı elini.Cemal birden uzanıverdi boylu boyunca.Kıvrılıp küçülen bacakları birden uzanıverdi .Başı kolunun altındaydı.Birden oğlunun bedeni serildi. .Döndü.Baktı.Karnı kan içinde hemen oluk gibi çıkmıştı.Yüzüne baktı.Ölmemişti Cemal.Hayır.Gözleri açıktı bakıyordu.Işıl ışıl bakıyordu.Ceylan gibi bakıyordu.Ürkek ürkek.Hala baba diyordu.Elini hemen yarasına attı.Tam o sırada Cemal birden sarsıldı.Ve boynundan incecik  süzüldü kanı.Baba diyemedi bu sefer demek istedi ama tamamlayamadı.Son kez baktı gözlerine.Vedalaşır gibi değildi ölümü müjdeler gibi.Kapandı gözleri.Hafiflemişti vucudu kuş gibiydi sanki kucağında. Hiç acı çekmemişti sanki , can çekişmemişti.Kucağında oğlu ; karnı kanlar içinde toprağa akıyor kanı, bir yandan boynundan vurulmuş  can vermişti.Bitaneceği Cemalı oracıkta ölmüştü çoktan.
Birden duvara çarpıldı adam.Sanki biri gelip hızlıca vurmuştu kafasına.Darbe almış gibi duvara çarpmıştı kafasına isabet eden mermi.Tek seferde isapet etmiş ve öldürmüştü tek bir kurşun onu.
İkiside ardarda can verdi.Baba oğul bir kayanın dibinde sarılmış yatıyor kanlar sarmış.Kafasından kan sızıyordu adamın, Cemal’in karnı kandan oluk olmuştu.Karıştı kanları.Aktı taşa.. Öyle ağır dram yaşandı ki .. Kimse hissetmedi görmedi.Ama gök bile dayanamıdı bu acıya.Gürledi hüngür hüngür ağlar gibi,yağmur aldı birden yazın ortasında şehri.Hızlı hızlı aktı baba ve oğulun üzerine…
  Sarmaş dolaşlardı.Cemalın bi eli hala babasını sarıyordu.Babası kucağına yatırmıştı oğlunu.Baba oğul o taşın kıyısında , duvarın dibinde birlikte can verdiler..Sanki can vermek değildi , anlaşıp susmuş gibiydiler.Tıpkı bu sabah sarılıp uyudukları gibi gözüküyorlardı..
Filistin de bir çocuk: Muhammed Cemal ed-Durre babasının kucağında , duvarın dibinde bile bile göre göre öldürülmüştü.Herkesin gözü önünde.Onca kameramanın canlı canlı film çeker gibi kayıt etmesiyle, yağmur gibi akan mermilerle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder